Ömer Çelik: Gazze’ye Barış ve Huzur Gelmesi İçin Diplomasi Güçlenmeli

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Sayın Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü diplomasi ve bütün platformlarda en güçlü şekilde Filistin davasını gündeme getirmesiyle eninde sonunda bu katliam şebekesi yargılanacak. Gazze halkı inşallah en kısa zamanda daha huzurlu ve barış içinde bir bayrama kavuşacak diye diliyoruz.” dedi.
Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı’na ilişkin, parti genel merkezi önünde açıklamalarda bulundu.
Dünyanın içinden geçtiği zor bir dönemde bayrama girildiğini belirten Çelik, Rusya- Ukrayna savaşıyla ilgili gelişmelerin doruk noktasında olduğunu ifade etti.
Çelik, Gazze’deki soykırımın her geçen gün daha çok çocuk ve kadın ölümüne yol açacak şekilde devam etmesinin herkesi üzen bir konu olduğunun altını çizdi.
Bugün basına yansıyan bir haber bulunduğunu hatırlatan Çelik, katliam şebekesinin başındaki (Binyamin) Netanyahu’nun yolsuzluktan çapraz sorguya alındığını kaydetti. Çelik, Netanyahu’nun yolsuzlukla ilgili yapılan bu sorguda yaklaşık 1788 kere “Bilmiyorum, hatırlamıyorum.” ifadelerini kullandığını aktardı.
Çelik, “Kendi ülkesinde ağır bir şekilde her türlü usulsüzlükten, yolsuzluktan yargılanan birisi, insan öldürerek, katliam gerçekleştirerek ve soykırım siyasetine imza atarak kendi kişisel durumunu kurtarmaya çalışıyor. Maalesef dünya da bunu izliyor ama eninde sonunda defalarca görüldüğü gibi bu soykırım şebekesi Gazze halkı karşısında mağlup olacak. Bu şebeke, eninde sonunda uluslararası mahkemelerde yargılanacak.” diye konuştu.
Kurban Bayramı’na girerken buradaki soykırımın devam etmesinden dolayı son derece üzgün olunduğunu dile getiren Çelik, “Sayın Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü diplomasi ve bütün platformlarda en güçlü şekilde Filistin davasını gündeme getirmesiyle ortaya koyduğu hareketlilik başta olmak üzere eninde sonunda bu galip gelecek ve bu katliam şebekesi yargılanacak. Gazze halkı inşallah en kısa zamanda daha huzurlu ve barış içinde bir bayrama kavuşacak diye diliyoruz.” dedi.
Parti Sözcüsü Çelik, şehit ve gazi aileleri ile Gazze halkının bayramını kutladı.
“Silah bırakma tam ve eksiksiz gerçekleşmelidir”
Çelik, “CHP ile de bir bayramlaşma olacak mı?” sorusuna, “Bizim bayramlaşma listemizde CHP vardı fakat kendileri bir açıklama yapmışlar, ‘Hiçbir partiyle bayramlaşmayacağız.’ diye. Dolayısıyla bizim de kendileriyle bayramlaşmamız bu çerçevede söz konusu olmayacak.” yanıtını verdi.
“Sayın Cumhurbaşkanı, ‘PKK kendini feshettikten sonra PKK’ya bağlı yapılanmaların da kendilerini feshetmesi gerektiği’ yönünde bir çağrı yaptı. Gözler YPG’ye çevrilmişti. YPG’nin Suriye’ye entegre olacağı ifade ediliyordu. Bu gelişmeler yaşanırken YPG komutanının bir ifadesi var; ‘Türkiye ile temas halindeyiz.’ Bu temas istihbarat düzeyinde bir temas mı? Nasıl değerlendirirsiniz?” sorusu üzerine Çelik, şunları kaydetti:
“‘SDG’nin başındaki ismin Türkiye’deki yetkililerle resmi bir teması var.’ ifadesini biz de gördük. Tabii burada sürecin adını net koyalım. Sürecin adı, PKK’nın kendisini feshetmesi ve silahlarını teslim etmesidir. Yani bu sadece bir söylem olarak kalmamalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız, bunu çok net şekilde ifade ettiler. PKK terör örgütünün bütün şubeleri ve uzantılarıyla ve illegal yapılarıyla birlikte feshedilmesi ve silah bırakılması gerekmektedir. Burada tabii PKK var, bir de PKK’nın uzantılarından ne kastediliyor? İşte Suriye’deki SDG yapılanması kastediliyor, İran’daki PJAK yapılanması ve benzeri yapılanmalar…
Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği yani Avrupa’da veya dünyanın başka yerlerinde illegal yapılanmalar vasıtasıyla terörün finansmanı bu mekanizmalar üzerinden işlemektedir. Dolayısıyla terörün finansmanı dediğimiz ya da bu terörün ideolojisini yaymakla ilgili birtakım oluşumların da kendisini feshetmesi gerekir. Dolayısıyla konuya odaklanmak gerekir. Konu, terör örgütünün kendisini feshetmesi, bütün şubeleriyle, Suriye, İran ve diğer yerlerdeki… Burada da net bir şey söyledik. Dedik ki bununla ilgili olarak silah bırakma süreci somut olarak tam ve eksiksiz gerçekleşmelidir ve bu da Türkiye’nin kuracağı mekanizmalarla doğrulanacaktır, teyit edilecektir. Dolayısıyla geçmişte yaşadığımız deneyimler de dikkate alınarak Milli İstihbarat Teşkilatının ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin terör örgütü silah bırakıyor mu, bırakmıyor mu, bırakıyorsa ne düzeyde bırakıyor ve bu silahları teslim ediyor mu? Bununla ilgili mekanizmaları hazır. Dolayısıyla biz çok ayları geçmeyen bir zaman dilimi içerisinde bu silahların teslim edilmesi konusunda somut, kapsamlı bir ilerleme görmek istiyoruz.”
“Suriye’nin geleceği için kıymetli”
Çelik, süreçle ilgili Irak tarafında Bağdat’la, Erbil’le, Süleymaniye’yle konuşulacak konular olduğunu, burada çerçeveli ve entegre bir strateji yürütüldüğünü söyledi.
Türkiye’nin içerisinde DEM Parti’nin ziyaretler yaptığını, bunların iyi geçtiğini değerlendirdiklerini aktaran Çelik, şöyle devam etti:
“Dolayısıyla tabii ki her partinin kendi mevzisinden farklı değerlendirmeleri olabilir ama esas olan, bu silah bırakma ve fesih konusundaki odaktan uzaklaşmamak gerekiyor. Bütün mekanizmaları ona göre düşünmek gerekiyor. Irak tarafındaki bu yöntemin yanı sıra Suriye’de farklı bir yöntem var. Suriye’deki yöntem ise şimdiye kadar şöyle oluştu: Bu yapının kendisini dağıtması, bunun içindeki PKK unsurlarının orayı terk etmesi, geri kalanının da Suriye ordusunun bir parçası olması. Nasıl ki İmralı’dan yapılan açıklamada ‘özerklik, federasyon ve diğer konuların herhangi bir şekilde gündemde olmadığı, geride bırakıldığı’ ifade ediliyorsa bu, Suriye için de geçerlidir. Burada başından beri Suriye’deki katliam, Esad rejimi tarafından başlatıldığından beri Sayın Cumhurbaşkanımız Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu ve Suriye’nin Suriyeliler tarafından yönetilmesi ilkesi çerçevesinde egemenliğini savunduğumuzu net bir şekilde ifade etti. Bugün aynı noktadayız ve aynı noktada durduğumuz şekilde bunun Suriye’nin geleceği için ne kadar kıymetli olduğunu çok daha net şekilde görüyoruz.”
“SDG’nin söylediği manada resmi görüşme olmamıştır”
Çelik, Suriye hükümetiyle SDG arasında bir anlaşma ortaya koyulduğunu, bu anlaşma çerçevesinde o bölgeleri SDG’nin Suriye’ye bırakacağını ve silahlarını teslim edeceğini belirterek, şunları ifade etti:
“Ondan sonra teröre karışmamış unsurlar parti mi kurarlar, orada siyasi faaliyet mi yaparlar, o Suriye otoritesinin bileceği bir iştir. Bütün bu çerçevenin içerisinde Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle SDG’nin bir görüşmesi, onların söylediği manada resmi görüşmesi olmamıştır. Onlar ne zaman ki silah bırakırlar ve bu dediğimiz çerçeve gerçekleşir, Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde, o zaman tabii ki herkesle de görüşülebilir. Silah bırakma konusunda bir adım atılması yönünde bir karar alınır ve bunun nasıl yönetileceğiyle ilgili bir tablo ortaya çıkarsa, o zaman tabii ki bizim istihbarat örgütümüz onlarla temas edecektir. Ama bugün ifade ettikleri gibi yani böyle kendilerini tanıdıkları gibi özerk bir yapı, otonom bir bölgenin sözde siyasi yetkilileri olarak ‘Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle görüştük.’ gibisinden bir ifade doğru bir ifade değildir. Onun altını net bir şekilde çiziyorum.”
“Sınırımızın dibinde terör devletçikleri oluşmasına müsaade etmeyeceğiz”
SDG’nin silah bırakma ve fesih sürecine katılmayacaklarına dair bazı açıklamalarının olduğunu hatırlatan Çelik, bunun bölgedeki birtakım emperyalist projelerin parçası olmaktan başka bir şeyi ifade etmediğini, “Terörsüz Türkiye” sürecinin aynı zamanda terörsüz bölge anlayışına da ilham kaynağı olacağını vurguladı.
Bölgede terör örgütleri vasıtasıyla birtakım büyük güçlerin vekalet savaşları verdiğini aktaran Çelik, şunları söyledi:
“Şu anda Türkiye’de görev yapan Amerikan Büyükelçisi de Sykes-Picot Anlaşması’yla bölgeye bir sürü istikrarsızlığın geldiğini söylüyor. Burada tabi iki tane husus var. Bir tanesi Sykes-Picot Anlaşması bölgemizin gerçekliğiyle ilgili olmayan bir sürü huzursuzluk getirdi. Sosyolojik gerçeklikle örtüşmeyen bir siyasal tablo çıktı ama bunun yanı sıra geçmişte de gördük, Sykes-Picot’tan memnun olmayanların zaman zaman burnumuzun dibinde birtakım terör devletçikleri kurmaya çalıştıklarını da gördük. Ona verdiğimiz cevap, Cumhurbaşkanımızın kullandığı mottoyla ‘Bir gece ansızın gelebiliriz.’ oldu. Nitekim eğer Fırat Kalkanı, Zeytindalı Harekatı’nı yapmasaydık, sınırımızın dibinde bu terör devletçikleri oluşacaktı. Şunu net bir şekilde söylemiş olduk: Hangi terör örgütü olursa olsun, sınırımızın dibinde böyle bir devletçik veya yapı oluşmasına müsaade etmeyeceğiz.”
(Sürecek)
Haber Kaynak : SONDAKIKA.COM
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”